Güncel


You need to install or upgrade Flash Player to view this content, install or upgrade by clicking here.

BAKAN DİNÇER, TÜSİAD’IN “İSTİHDAM” TOPLANTISINA KATILDI

* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer:

“İnsanlara ‘senin sahip olduğun bilgi ve donanım başka yerde iş bulmanı sağlar’ diyebileceğimiz bir altyapıyı oluşturmamız gerekiyor”

“Çalışma hayatını esnekleştirmek istiyoruz ve böylece daha fazla istihdam yaratacağımızı da varsayıyoruz”

“Ekonomik büyümenin bir puan artması istihdamı yarım puan artırıyor. Dolayısıyla ekonomik büyümeyi istihdam dostu bir ekonomik büyümeye dönüştürmeye ihtiyacımız var. Onun için de bizim esneklik tedbirlerini artırmak gibi bir zorunluluğumuz ortaya çıkıyor. Tedbirleri alıyoruz. Desteğe ihtiyacımız var. İşadamlarımızın, işçilerimizin, sivil toplum örgütlerinin ve bilim adamlarının her türlü desteğine ihtiyacımız var”

*TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner:

“Ciddi bir kadın istihdamı ve genç işsizliği sorunuyla karşı karşıyayız. Çalışma mevzuatı katılığında OECD ülkeleri arasında önde geliyoruz. Güvenceli, esnek çalışma biçimleri pek kullanılamıyor”

“Demografik fırsat penceresinden yararlanmak, bizim umudumuz”

“(İstihdam Paketi) TÜSİAD olarak işveren ve işçi sendikalarına bu konuda bir çağrı yapacağız. Bir seri toplantı düzenleyip, bu konuyu gerçekten taraflar olarak kendi aramızda konuşmalıyız, tartışmalıyız ve çözümleri de birlikte aramalıyız”

“Sermayede ayrım olmaz. Sermaye Türkiye’de yatırım yapacak, istihdam yaratacak bir unsur. Bence burada eğer yapısal bir takım problemler yaşıyorsak ve belki de bir ayırım da yapmamız gerekiyorsa kayıtiçi ile kayıtdışı arasında ayrım yapmamız lazım”

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Ekonomik Araştırma Forumu ve Koç Üniversitesi tarafından düzenlenen “Türkiye’de İstihdam Politikası” konferansında konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, dünyanın, işsizlik konusunda 2009 yılındaki bir yıllık tahribatının 2015 yılına kadar ancak telafi edilebileceğini belirterek, Türkiye’de ise 2009 yılında ortaya çıkan tahribatın 2012 yılı sonunda ancak telafi edileceğinin düşünüldüğünü söyledi. Dinçer, çalışma hayatındaki sorunların sadece iş bulma ve devam ettirmeyle alakalı sorunlar olmadığını aktararak, bu yıl ona benzer bir uygulamayı bu kez iş sağlığı ve güvenliği konusunda yaptıklarını, iş sağlığı ve güvenliği meselesini de çözmek üzere bir çalıştay düzenlediklerini, belki 2011 sonuna doğru da iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili de çok kapsamlı bir politika üretme imkanına ulaşacaklarını belirtti. İş güvencesinin Türkiye’de çalışan insanlar açısından çok önem kazandığını kaydeden Dinçer, “Çalışma hayatının esnekleştirilmesiyle ilgili konular tartışılıyorken aslında güvenceyi de esas alan fikri bizim iyi işlememiz, insanlara piyasa esnekleştirildikçe işlerini kaybetmeyeceklerini, sahip oldukları haklarından vazgeçilmeyeceğini de öğretmek gerekiyor. İnsanlara ‘senin sahip olduğun bilgi ve donanım başka yerde iş bulmanı sağlar’ diyebileceğimiz bir altyapıyı oluşturmamız gerekiyor. Bir yerden işten çıkarılmışsa, İşkur’a gelerek aslında bir başka alanda meslek öğrenebileceği fırsatı kendisine öğretebilirsek o zaman bunu aşacağımızı tahmin edebiliyorum” diye konuştu.

İSTİHDAMI ARTTIRMAK İÇİN EKONOMİK BÜYÜMENİN SAĞLANMASI GEREK

Dinçer, esnekliğin çalışma hayatıyla ilgili öngördükleri stratejilerden birisi olduğunu söyleyerek, “Çalışma hayatını esnekleştirmek istiyoruz ve böylece daha fazla istihdam yaratacağımızı da varsayıyoruz. Kendi yapımızı iyi analiz etmeliyiz. Hangi alanlarda esneklik yapılabilir, neler yapılabilir buna bakmalıyız. Hayat boyu öğrenme fikrinin bu noktada özellikle insan odaklı bir istihdam yaklaşımınında önemli olduğunu, buna dair altyapı hazırlamak için yoğun çaba sarfettiğimizi ifade etmek istiyorum” dedi. Piyasa ihtiyaçlarına uyumlu bir mesleki eğitimi mutlaka başarmak gerektiğini de belirten Dinçer, işverenlerin, sanayicilerin de hangi tür elemana ihtiyaç duyduklarını tanımlamakta zorlandıklarını dile getirdi. Dinçer, Türkiye’de istihdamı artırmak için ekonomik büyümenin mutlaka sağlanması

gerektiğini vurgulayarak, “Ekonomik büyüme orta vadeli programda yüzde 5-5.5 olarak planlanıyor. Ancak yüzde 5-5.5 büyüme bile mevcut işsiz stokumuzu çözme konusunda yeterli görünmüyor. O açıdan bizim çok daha kalıcı tedbirlere ihtiyacımız, çok daha belki

radikal tedbirlere ihtiyacımız var. Ekonomik büyümenin bir puan artması istihdamı yarım puan artırıyor. Dolayısıyla ekonomik büyümeyi istihdam dostu bir ekonomik büyümeye dönüştürmeye ihtiyacımız var. Onun için de bizim esneklik tedbirlerini artırmak gibi bir zorunluluğumuz ortaya çıkıyor. Tedbirleri alıyoruz. Desteğe ihtiyacımız var. İşadamlarımızın, işçilerimizin, sivil toplum örgütlerinin ve bilim adamlarının her türlü desteğine ihtiyacımız var” dedi.

DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİNDEN YARARLANMAK, BİZİM UMUDUMUZ

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner de, istihdam konusunun milyonlarca insanı yakından ilgilendiren bir konu olduğunu vurgulayarak, “Bilindiği gibi işgücü piyasasına ait verilerimiz pek iç açıcı değil. İşgücüne katılım ve istihdam oranlarımız sırasıyla yüzde 50 ve yüzde 45 eşiklerini bir türlü aşamıyor. İşsizlik oranı bir süredir yüzde 11-12′lerde seyrediyor. Ciddi bir kadın istihdamı ve genç işsizliği sorunuyla karşı karşıyayız. Çalışma mevzuatı katılığında OECD ülkeleri arasında önde geliyoruz. Güvenceli, esnek çalışma biçimleri pek kullanılamıyor. İşgücü piyasasında vasıf uyumu problemimiz var. İş arama süreçlerimiz etkili değil, işsizlerimiz hala kamu veya özel kurumlar aracılığı yerine genellikle eş-dost vasıtasıyla iş aramak zorunda kalıyor. İşsizlik sigortamız ise işsizlere yeterli korumayı sağlayamıyor” diye konuştu. Boyner, gençlerin toplam nüfus içindeki payının düştüğünü, yaşlı nüfusun arttığını dile getirerek, “Çalışma çağındaki nüfus ise artıyor ve artmaya da devem edecek” şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ile birlikte geçen ay yayınladıkları demografi raporuna göre çalışma çağındaki nüfusun, toplam nüfus

içindeki payının 2020 yılında yüzde 68 ile en yüksek değerini bulacağını anlatan Boyner, 2020′den sonra oransal olarak azalmaya başlasa da, sayıca 2041 yılına kadar artmaya devam ederek, 65 milyona kadar ulaşmasının beklendiğini, bu tarihten sonra ise azalmaya başlayacağını ve böylece demografik fırsat penceresinin de ortadan kalkacağını belirtti. Boyner, bu demografik fırsat penceresinden yararlanmanın umut olduğunu kaydederek, “Bunun için istihdam yaratmamız gerekiyor. İstihdam yaratmak için ise üretkenlik artışı ve yatırımların yanında nitelikli eğitim yoluyla işgücü piyasasında vasıf uyumu sağlanması ve işgücü piyasasındaki tüm düzenlemelerin istihdam dostu anlayışla gözden geçirilmesi gerekiyor. İzlenecek tüm politikalarda, çok düşük düzeyde olan

kadın istihdamına özel önem verilmesi de zorunlu. Bunları başarmak zorundayız. İşgücü piyasamızın artık bir sorunlar yumağı haline gelmiş meselelerini ancak stratejik bir yaklaşım sergileyerek çözebiliriz” diye konuştu.

TÜSİAD OLARAK İŞVEREN VE İŞÇİ SENDİKALARINA BU KONUDA BİR ÇAĞRI YAPACAĞIZ

Konferansa verilen arada basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Boyner, TBMM’deki istihdam paketine değinerek, “Ayrıntılarına vakıf olacağız diye ümit ediyorum. Fakat şu gerek iyice ortaya çıktı, bu konunun tüm taraflarının, iş dünyasının, işveren örgütlerinin ve

işçi sendikalarının aslında bir araya gelerek bu paketin ayrıntıları ve ötesini, birtakım kavramların artık ötesinde, esneklik, güvenceli esneklik, bu kavramların arasına sıkışmış bir tartışma var, bence aynı platformda hepimizin biraraya gelip bunu tartışması ve çözümü birlikte bulmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Biz de TÜSİAD olarak işveren ve işçi sendikalarına bu konuda bir çağrı yapacağız. Bir

seri toplantı düzenleyip, bu konuyu gerçekten taraflar olarak kendi aramızda konuşmalıyız, tartışmalıyız ve çözümleri de birlikte aramalıyız. Şu anda paketin içeriğinde ne var, bir takım bilgiler edinebildik ama o paketin ötesinde de çünkü, istihdam bizim demografik penceremize de baktığınız zaman hep bir sorun olacak. Belki uzun erimli politikaları birlikte oluşturabiliriz. Belki de buradan da ilk defa sendikalara bu çağrıyı da yapmış oluyorum, o fırsatı da yakalamış oluyorum. Ama tabii seri toplantılar itibariyle bu çalışmaya başlayacağız. Türkiye için amacımız hem iş yaratmak hem işçiyi korumak” dedi.

SERMAYEDE AYRIM OLMAZ

Boyner şunları dile getirdi: “Sermayede ayrım olmaz. Sermaye Türkiye’de yatırım yapacak, istihdam yaratacak bir unsur. Bence burada eğer yapısal bir takım problemler yaşıyorsak ve belki de bir ayırım da yapmamız gerekiyorsa kayıtiçi ile kayıtdışı arasında ayrım yapmamız lazım. Yoksa sermayenin tabana yayılması, Türkiye’de daha fazla işletmenin yaratılan katma değere katkıda bulunması ve daha fazla insanın da yaratılan katma değerden faydalanması çok önemli. Kayıtdışı ile kayıtiçi arasındaki ayrımı yapıp, o bilinci artırmak gerek. Farkındaysanız son bir tartışma oldu, ‘Aslında krizler kayıtdışının fazlalığından çıkıyor’ diye. Biz bir şekilde verimlilik tabanlı büyümeye, kayıtdışı olduğu sürece geçemiyoruz. Rekabet koşulları eşit olmuyor. İstihdam sürekli olamıyor. Kayıtdışı işletmeler finansmana erişemiyorlar. Aslında bu gerçekten kendi içinde önemli bir sorun o bilincin artması lazım. ‘Krizlerde kayıtdışı sayesinde ayakta kaldık’ söylemi doğru değil.